Bir yabancıydı gördüğüm,
Sadece biraz muhabbet biraz samimiyet birazda sohbet ile başlayan.
Yoğun düşüncelerden kafamın dağılmasını istediğim zamanlardı.
Sıcak bir tebessüm, belkide içten duyulan bir sesin merakı cezbetti.
Kalabalığın içindeki yalnızların tipik hali.
Kim bilmediğim bir nick’ten ibaret olan biri sıcak bir tebessüm, gönülden ikram edilen bir sohbetle başlıyordu sohbetimiz..
İlerde KADİM DOSTUM olacağını bilmeden.
Her şeye bir kızgınlığı vardı sanki. Asiliği duruşu olaylara bakışı ve bazen içine kendisinin bile içinde kaybolduğu sessizliği..
Hür’dü Hürriyet’in tanımını ezberini bozacak kadar.
Mahzun, bir bakışla bakıyordu yüreğime adeta. Aldığım bir koku vardı, samimiyet kokan.
Adeta sanki sıkı sıkıya bağlanmak yada, bir yüreğe tutunmak arzusu, tarifsiz, anlatılması zor bir haldi bir hissiyat tı yaşadığım.
Tüm ebedi dostluklar gibi..
Vefanın sala’sının okunup defnedildiği günlerdi,
Dost kalelerinin yıkıldığı anda, ardımda bir kale inşa ediliyormuş ben bilmeden.
Yeni bir hane inşa ediliyordu gönlümde, adı dost Sarayı olan..
Gönülden bir tebessümle daha şahit oluyordum bir daha ve yeniden…
Dostluk ölmemiş, vefa hala yaşıyordu. Sadece başka bir bedenle şekil değiştirmiş bana koşuyordu…
Sadece bana özlemle O’na sarılmak kalıyordu…
Gönül dergahına Hoş geldin.
Canimm güzel yüreklim güzel dostum dost bakişlim nasil anlatayım o güzel yüregini tarifi yok bazi duygularin yüregine emegine kalemine saglıkk cok cok hoş bir yazi 🙂
Bu yorgunluğun üzerine iyi geldi dinlendirdi.
Evet sana sana katılıyorum yok tarifi bazı duyguların..
🙂
okuyan yorumlayan yüreğine sağlık..