Allah c.c. şöyle Buyuruyor.
Allah Teâlâ sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tutar. Zalimleri ise Allah saptırır. Allah dilediğini yapar. ibrahim süresi /27
İnsana verilen ömür sermayesi tükenip sayılı nefesler son bulduğu zaman
kişi yaptığı işlerle tenvir veya tahrip ettiği kabre defn olunmaktadır.
Kabir dünyanın sonu ve ahiretin istasyonudur. Ebediyet Aleminin ilk merhalesi olan kabirden içeri adım atılınca arkada bıraktığımız dünya hayatında nasıl bir inanç sahibi olduğumuzdan ve ömrümüzü ne gibi işlerle tamamladığımızdan sorguya tabi tutulacağız.
Buna kabir sualli adı verilmektedir.
Kabir suali: Münker ve Nekir adı verilen iki meleğin cenazenin kabre gömülmesini takiben gelip o kimseye islam dininin itikat esaslarına uygun bir inanca sahip olup olmadığından sorguya çekmesidir.
Aynı zamanda kabir suali Allah tarafından kula ihsan olunan ömrün muhasebesi ve sayılı nefeslerini nerede tükettiğinin teftişidir.
Bu hükmü peygamberimiz s.a.v. in bir hadisi şerifleriyle teyit edelim.
Aişe r.a. ın şöyle dediği rivayet olunmuştur.
Ey Allah,ın resulü bu ümmet kabirlerinden imtihana çekilecektir ben zayıf bir kadın olduğum halde O gün halim nasıl olur dedi ?
Resul-i ekrem s.a.v. Allah iman edenlere dünya hayatında da ahirete de sabit sözlerinde
daima sebat ihsan eder.
Mealindeki ayeti okudu kabir sualinin keyfiyetini akılla kuşatmak anlamak zor gibi gözükse de ne akla ne de nakle aykırı tarafı yoktur.
Zorluk bizim göz ve kulağımızdaki görme ve işitme hislerinin sınırlı olmasından doğmaktadır.
Resul-i ekrem s.a.v. bir çok Hadis-i şerifinde.
Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa, sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamassa sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.
(Tirmizi)
Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yada Cehennem çukurlarından bir çukurdur.
(Tirmizi)
Kabir sualinin ve azabının sabit olduğunu açık ve seçik olarak gözlerimiz önüne sermektedir
Kabir suali ve azabı iman meseleleri arasında yerini almakta ve bunu kabul etmek islam bir zaruret bulunmaktadır.
Metafizik hadiseleri akılla değil, ancak inançla kavramak mümkün olabilir.
Kuru bir aklın bunu idrake mecali ve inkara delili olamaz.
Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmaktadır Ebu Hureyre r.a den
Ölü veya biriniz buyurdu kabre gömüldüğü zaman o kimseye birine Münker diğerine Nekir denilen kara yüzlü ve gök gözlü melek gelip.!
-Muhammed denilen zat hakkında ne söylerdin ? diye soracak eğer o mü,min ise o Allah’ın kulu ve peygamberidir şehadet ederim ki
Allah’tan başka hiç bir ilah yoktur Muhammed s.a.v. muhakkak onun Peygamberidir diye cevap verir.
Melekler biz senin dünyada iken böyle ikrar ettiğini biliyorduk derler.
Sonra onun kabri enine ve boyuna yetmiş zira genişletilir. Daha sonra da uyu denilir.
Bunun üzerine o Aileme döneyim de şu rahatlığımı onara haber vereyim der, Melekler yatağından ancak Ailesinin en sevimli kimseleri tarafından uyandırılan gibi uyu derler oda,
sü bağ del mevt bu hal ve saadet üzerine kalır.
Ölü eğer münafık ise sorunun cevabında ?
İnsanları bir söz söylerken duyardım ve ben de benzerlerini söylerdim fakat kim olduğunu bilmiyorum der.
Melekler bizde böyle söyleyeceğini biliyorduk derler artık yere olanca şiddetinle sık denilir
toprak da onu sıkar yan kemikleri birbirlerine geçer.
Bu azabın en hafifidir. Ve kabir her insanı sıkacaktır, kimini şefkatli bir Annen’in evladını bağrına basması gibi sıkarken kafirinde kemiklerini birbirine geçirecektir.
Allah’a böle bir duruma düşmekten sığındık. Artık Allah’ın onu kabinden kaldıracağı zamana kadar azap görme devam eder.
Yazan: alfabe_2H