Allah’ı (c.c) hakkıyla bildin mi, O’na (c.c) kulluk heyecanına düşmemek mümkün değil. Onun için Mevlana Hazretleri “Kul oldum, kul oldum, kul oldum” diye pervaneler gibi dönmeye başlıyor.
Marifetullah , aslında, kişinin Allah’ı (c.c) hakkıyla tanıması, bilmesi ve buna göre O’na bağlanması anlamında kullanılmaktadır. Zira, kişi, Allah’ı hakkıyla tanırsa, O’nun emir ve yasaklarına uyarak bu doğrultuda yaşaması gerektiğini bilir .
Marifetullah bilgisinde şu üç nokta yer almaktadır.
1- İzzet ve Celâl sahibi olan Allah’ı ve O’nun birliğini bilmek, ululuğu ulu olan ve her türlü noksan sıfatlardan münezzeh bulunan zatından teşbihi red etmek ve uzaklaştırmak;
2- Allah’ın sıfatlarını ve bu sıfatların hükümlerini bilmek,
3- Allah’ın fiillerini ve bu fiillerin hikmetlerini kavramak (Hucvirî, Keşful-Mahcûb, İstanbul 1982, s. 92).
Cenab-ı Hakk’ın (c.c) Zatı hakkındaki bilgi sahibi olmamız mümkün değil. Zaten ondan bahsedilmiyor. Çünkü deniliyor ki, hadiste var o manada, “Allah’ın ayetleri, Allah’ın nimetleri üzerinde düşününüz, ama Allah’ın Zatı üzerinde düşünmeyiniz.” . Zatı Kibriya dediğimiz, Zatı ilahi üzerinde düşünülmez. O halde nesi üzerinde düşünüyoruz, Allah’ın sıfatları üzerinde düşünüyoruz, sıfatları hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz. Fiilleri üzerinde düşünüyoruz. Yaratma fiilidir, rızık verme fiilidir, diriltme, öldürme fiilleridir … gibi fiillerdir bunlar.
Bir de isimleri üzerinde düşünüyoruz. Aslında sıfat, isim, fiil bunlar birbirinden çok farklı şeyler değil.
Bu fiiller, sıfatlar ve isimler üzerinde düşünmek demekte şu demektir; isim, fiil ve sıfatın iki şeyle yakından alakası var. Burası çok önemli. Birisi âlemle, tabiatla alâkası var. Çünkü tabiat bu sıfatların eseridir. Allah, âlemi kudretiyle, halikıyet sıfatıyla yaratıyor. Ve bu âlemde, tabiatta veya dünya dediğimiz mekanda, her şey Allah’ın fiiliyle, Allah’ın takdiriyle, Allah’ın iradesiyle oluyor. Bu nasıl oluyor? İşte burada, bunun üzerinde düşünmek gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’de bir çok yerde, “yerlere bakın, göklere bakın, semalara bakın” bunların hepsi Allah’ın (c.c) halikıyet sıfatının eseridir. Onların üzerindeki hikmetler nelerdir, sebepler nelerdir, Cenab-ı Hak bu âlemi neden yaratmıştır? Bu mahlukat ile Halik arasında nasıl bir ilişki vardır? Yani marifetullah dediğimiz şey âlem itibariyle budur. Sadece halıkiyet, herşeyi Allah yaratıyor ya, denizler, sular, yıldızlar, canlılar, cansızlar hepsi giriyor. Çok geniş bir alandır. Kuran-ı Kerim’de bunlar üzerinde çok genişçe durulur. Biri budur. Yani marifetullah nedir, dediğimiz zaman Allah’ı bu şekilde, bu yoldan giderek bilmemiz gerekiyor.
İkincisi de insandır. Yani Allah’ın isim, fiil ve sıfatlarının insanla ilişkisi nedir? Alemle olan ilişkisi ne ise insanla olan ilişkisi de odur. Ama insan Cenab-ı Hakk’ın özel bir Yarattığıdır , özel bir eseridir.
aşağıda belirtildiği üzere ;Kur’an-ı Kerim’de “Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî…” (Onlar, Allah’ın, yüceliğini, kudretini hakkıyla tanıyamadılar…) Biz Allah’ı (c.c) hakkıyla idrak edemeyiz, çünkü insan idraki eksiktir, Allah’ı ihata edemez. Hz. Ebu Bekir (r.a.)’e nispet edilen bir söz var; “Allah hakkında en mükemmel idrak, bizim O’nu idrak edemeyeceğimizi idrak etmemizdir.”
Sözü gereği idrak etmekte Rabbimizin bildirdiği kadardır… MARİFETULLAH ilmi kitaplarda bulunmaz Ancak Cenab-ı Hak’ka (c.c) yakın olanların sadırlarında, kalplerinin derinliklerinde gizli bulunan ilimdir. “Rabbim bana öğretti.” (Yusuf: 37) Ayeti kerime’sinde buyurulduğu üzere Allah-u Teala’nın (c.c) takva ve taat sahiplerinin kalbine nurunu akıtması ile MARİFETULLAH ilmi husule gelir.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde;
“Dünyada da muhakkak bir cennet vardır. Onu bulan kimsede cennet arzusu kalmaz. O cennet mârifetullahtır.” buyurmuşladır
Bizim bundan anladığımız gönül cennetidir, bu hayat her şeyin fevkindedir.
Yüce Rabbimiz dilediklerini derecelerine göre dilediği sahada çalıştırır. Çok sevdiğini ise kendi maiyyetine alır.
Zatı tecelli ile beşeri sıfatlar yok olduğu zaman, Allah-u Teâlâ’nın zâtına karşı irfan husule gelir. Marifetullah’a yükselen bir ârif, Hakk’ın nuru ile hakikatı görmeye başlar.
Bu ilim sahiplerinin muallimi Allah-u Teâlâ’dır, onlara dilediği kadar duyurur…
“Dünyada da muhakkak bir cennet vardır. Onu bulan kimsede cennet arzusu kalmaz. O cennet mârifetullahtır.”
Rabbim Bulanlardan Eylesin Bizleri inşaALLAH….Amin
Gönlüne Yüreğine Sağlık inşaALLAH Yüreği Güzel insan
Turab kardeşim veysel karane zikriyle tanışın yaşayıp gorun marifet cennetini dünyada yaşamaya başlarsınız