Boğulurken kalabalığın sessiz sesinde sanmaki yanliz sın.
Sen gibidir kalbini kalbine yakın hissettiğin insanlar.
Kader de kederde varsa imtihandır. Yaalnızlıkla sınanmaksa alır kabul edersin. Kader dersin kaderinin adına.
Kahır dolu bir tebesumle gülersin sevdiklerine. Omuz silkersin seni yoran herşeye.
Öyle kabullenirsin ki yanlızlığı kim ne derse Eyvallah dersin.
Kendini bırakırsın adeta can vermek istercesine. Sürüklemek ıstedikleri yerlere yol alırsın.
Direnmenin anlamı kalmaz. Her şey herkesin istediği gibi olur. Sen senin ıçindeki yanlızlıkla mutlu olmanın mahkumusun.
Hayat devam etsede buruk yaşarsın. Açtığın gönül yarasının kabuk bağlamasını beklersin.
Bir denizin dalgasında duyarsın sesini. Ve belkide guzel gördüğün her şeyde.
Çocukken eline sıkıştırılmış bayram şekeri misali damağında unutulmaz güzel tad bırakır.
Belki de unutumağın bir çocukluğuna dair bir bisküvinin tadı.
Hayalleri en masum en güzel anılarla süslenmiş yarınsız an’lar.
Adı konmayan kimsenin bilmediği çocuksu kavgalar oyunlar. Papatya falına kalmış yaşanamayan duygular.
En masum en temiz yanını saklayamadiklarımız vurur bizi yüreğimizden.
Uyandığında uykunun en tatlı anında hatırlarsın gittiği ni.
Sarılırsın yokluğuna..
Gitti dersin bir daha dönmemek üzere.
Merak kaplar seni yyku mahmuru sabahın erken saatlerinde.
Uyandımı? iyimi hersey yolunda mı diye.
Soğuk his kaplar içini. Sevse gitmez di dersin. Kızarsın nefret etmek istersin.
Sonra.!
Konuşursun kendi kendine; 9fken döner benliğine .
Saklasaydın der saklansaydın binbir perde çekseydin görmeseydi kimse incinmeseydi incilenezdi icimdeki ben.
Sussaydım.. Dilimden dökülmeseydi tek hece, saklasaydım bilmeseydi bilmezdim incinmezdi ve incinmezdim belki.
Artık gitti ve yarım kaldı gülüşler.
Bir Asrslan ve ceylan hikayesi gibi.