Tüm varlığınla koşuyorsun, hiçliğin en dip noktasına varıyorsun dost dergahında.
Dost olmayı bilmeyen bir yüreğe teslim etinse yüreğini,
Ve bir hece, bir kelime, pervasız dökülen bir cümle, darmadağın edebiliyor yüreğini.
Ve sukut sarıyor her tarafı, ve anlamsız bir donmuş bir hal, saydam soluk bir bakış,
İç aleminde bir saklanış, bir muhasebe içine düşüyorsun.
Kırgınım yine kırgın, “Dost diye, sarıldığım ele kırgınım.”
Yine bin parçaya bölündüm yine.
Hangi söz telafi eder, Yada hangi güç zamanı geri sarar ki ?
Kırılan kalbi onarmayı bilen var mı? bu Cihan-ı alemde!
Kırmayı bilen zalim, kalbin acısını duyar mı ? Bu düşüncelerin girdabında kayboluyor insan..
“Dostlukta tam teslimiyet vardı.” İkilik yoktu, akıl yoktu, hiç olmaktı.!!
O makamda öyle bildiğine gördüğüne midir teslimiyet?
Yoksa kör sağır dilsiz kesilmek miydi ? Perdeleri aralayıp sana koşan gönüle.
İç muhasebeye düşüyorsun, kanıyor yüreğin gözün yaşarıyor acıdan,,
Ve susuyorsun!!! bir kez daha derin susuşla.!!
Dostun sözleri paramparça etmişse o yüreği. “Susuyorsun”
yuregine saglik yine hissiyati guclu bi yazi olmus