Allah'(cc) sevmenin alameti ve O’nun muhabbetine kavuşmanın yolu, Rabbimizin farz kıldığı kulluk vazifelerini huşu içinde yerine getirmek ve nafile ibadetleri hayırlı amelleri büyük bir aşk ve sevk içinde gönülden gelerek çoğaltmaya çalışmak her dem, her nefes Rabbimizi; anarak, zikrederek , kalbimizi ruhumuzu ismi Şerifiyle aydınlatmak ve bu lezzeti her zerremizde yaşamak tüm lezzettlerin üstünde tutmaktır .
Kul ; Rabb’ine olan muhabbet ve bağlılığını, fani varlıklara duyduğu sevgi ve bağlılıkların üstüne çıkarmadıkça, kamil bir İmana ulaşamaz…
Gönülde Allah (c.c) muhabbeti arttıkça Rabbimizin izniyle merhale katetmeye başlayan kimse farz ibadetlerle yetinmeyip ilave ibadetleri şevk ve heyecanla yerine getirirler “Çölde suya hasret kalan bir insanin suya olan isteğinin artması gibi” iştahlarının isteklerinin sonsuzlaşması ile karşılaşır ve Allah (c.c) a yönelmek, bu yolda aşkla sevkle, Rabbimizi anmak, anlatmak ve hizmet etmekten gayrı hiçbir şey ile teselli bulamazlar hayatlarının her anında bu istekte olurlar … beklenti olmaz gaye sadece ALLAH (c.c) rızasını kazanabilmektir.
herşeyde olduğu gibi Muhabbetin de Halık’ı, Yaradanı Rabbimizdir . O dilemedikçe kulun bu makama yükselmesi düşünülemez. Biz bilmeyiz elbet bazen içten yapılan ve bize göre belki çok küçük bir Hak rızası için yapılan davranış, amel , ibadet nice çok ama samimi olmayan ihlassız yapılan amellerden üstün olabilir bunlar da Muhabbetullaha giden merdivenlere basamak teşkil edecektir.
Cenab-ı Hak , Zatını sevmenin kıstaslarını şöyle buyurmaktadır;
“Ey îman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allâh yakında öyle bir toplum getirir ki, Allâh onları sever, onlar da Allâh’ı severler; mü’minlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allâh yolunda çalışır, gayret gösterirler, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allâh’ın bir lutfudur, onu dilediğine verir. Allâh, geniş ihsân sâhibidir, her şeyi çok iyi bilendir.” (el-Mâide, 54)
Sonuç olarak Muhabbetullah nimetine, lütfuna nail olmamız için Rabbimizin kulunu sevmesi icap etmektedir. Sabır, teslimiyet-tevekkül , tefekkür, zikir , ilim ibadet ve hizmetlerle Rabbimize layık olmaya rızasını kazanmaya çalışmalı , daima niyaz halinde bulunmalıyız . Sonrasında ise Rabbini seven kimse Kur’an-ı Kerim işığında Efendimizin(s.a.v) ahlakı ile ahlaklanmaya zaten Efendimizin ahlakı Kur’an ahlakıdır, dolayısıyla Kur’an ahlakı ile ahlaklanıp Rabbimizin boyasına boyanmak için çaba gösterecek bu yolda Hak bildiği yolda hiçbir şeyden çekinmeden Rabbimizin izni ve yardımıyla büyüklerimizin himmetleriyle ilerleyip Rıza-i İlahiye ulaşacaktır İnşaALLAH.
“Ey huzûra kavuşmuş nefis! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön!” (el-Fecr, 27/28)
Rabbimizin yardımı ve izniyle , Ayet-i kerime’sinin tecellisi vuku bulacaktır .
Aşık, her an için hangi yolla sevgiliye ulaşacağının ve sevgilisini kendine bağlanacağının düşüncesinde olur.”
Rabbim cümlemizide Marifet Nuru ile Rızasına eren MUHABBETULLAHA erişen kullarından eylesin İnşaALLAH. (amin )
Elnur KUL
Kelamlar kalpten çıkmış elbet güzel olmuş emeklerinize sağlık ;
Okurken fon müziklede kombine olmuş .. 🙂
Spesifik yazamadım uzattım 🙂
üzerine hazır yazıyı okuyuvermek nasibimiz olmuş okuyuverdik
Ne güzel paylaşımlar Cenabı Mevla Razı olsun
🙂 Selam ve dua ile iyi akşamlar
Tesekkur ederim Emre. Amin cumlemizden inşaAllah.
Rabbim c.c Muhabbetini Aşkını Gönüllerimize Nakşeylesin inşaALLAH…Amin
Gönlüne Yüreğine Sağlık İnşaALLAH Elnur